DAHA ESKİSİ YOK; GÖBEKLİTEPE

03 Temmuz 2019 | 1162
| | | |
Ecz. Emel GÖLLÜ

İngiltere’de bulunan “Stonehenge”den yaklaşık 7.000, “Mısır Piramitleri”nden ise yaklaşık 7.500 yıl eski olan Göbeklitepe; yaklaşık 12 bin yıl öncesinin inanç merkezi, henüz yeterince keşfedilmemiş bir arkeolojik hazine.

Şanlıurfa’nın yaklaşık 12 kilometre kuzeydoğusunda, Tek Tek Dağları’nın üzerinde bulunan Göbeklitepe;  “Bereketli Hilal” olarak bilinen coğrafyanın, Fırat ve Dicle nehirleri ile hayat bulan Mezopotamya’nın bir parçası. 

Erken Neolitik dönemde üstün bir mimarlık becerisi ile inşa edilen Göbeklitepe; tüm dünyada bilinen ezberleri bozarak; tarihi yeniden yazdırdı.. Üç boyutlu hayvan kabartmaları, metrelerce yükseklikteki sütunlar ile devrinin çok ilerisinde olan eserlere sahip Göbeklitepe hala gün yüzüne çıkmamış birçok gizemi içinde barındırıyor. 

Göbeklitepe öncesinde insanlığın, tarımın keşfi ile yerleşik hayata geçtiği düşünülüyordu. Oysa ki Göbeklitepe’nin bulunması ile beraber insanın henüz avcı toplayıcı olduğu dönemlerde bile yapılar inşa ederek bir nevi yerleşik hayat düzenine geçtiğini gösteriyor.Tarihin başlangıç noktası olarak nitelendirilen Göbeklitepe'de, kazı çalışmalarının 150 yıl daha süreceği, devam etmekte olan jeofizik çalışmalarında en az 15 tane daha anıtsal tapınak ve 200'den fazla dikili taşın höyük içindeki toprağın altında olduğu tespit edildi.

UNESCO tarafından 2011 yılında Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınan Göbeklitepe , 2018 yılında ise Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınarak dünyanın en önemli turistik noktalarından biri haline geldi.
İçinde bulunduğumuz 2019 ise; Göbeklitepe Yılı olarak ilan edildi. Bu da tarihi değiştiren kült Merkezi Göbeklitepe ve “Peygamberler Şehri” Şanlıurfa’yı bu yılın en popüler destinasyonlarından biri yapacak.

Göbeklitepe'de gerçekleşen kazılarla birlikte tarihsel geçmişi yaklaşık 12.000 yıl öncesine kadar uzanan kent, bereketli toprakları ile bir cazibe merkezi olmuş, geçmişten bugüne birçok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Hem etnik kimlik çeşitliliği hem de neolitik çağa kadar uzanan köklü tarihi nedeniyle zengin bir kültüre sahip büyüleyici ve her ayrıntısında tarih kokan şehir; Şanlıurfa...

Üç semavi dinin de kabul ettiği Hazreti İbrahim'in doğduğu makamın bulunduğu, tarihte "Sabır timsali" olarak anılan Hazreti Eyyüp Peygamber'in  kabrine ev sahipliği yapan Şanlıurfa, dünya inanç turizminde de Mekke, Medine ve Kudüs'ten sonra dördüncü sırada önem taşıyor.

Urfa’nın folklorik tarihi ile ilgili ilk bulgular milattan önceye kadar uzanmaktadır. Urfa'nın Hilvan ilçesinin Kantara Köyü'nde yapılan Nevali Çori kazılarında bulunan M.Ö 7000'li yıllara ait bir taş plaka üzerinde bir müzik eşliğinde dans ettiği düşünülen figürlere rastlanmıştır.Uygarlığın doğduğu bu şehrin vazgeçilmezlerinden biri de kendine özgü ezgileri ve damakta iz bırakan lezzetleri ile; Sıra geceleri geleneğidir. Damağınızda çiğköftenin haz veren acı lezzeti; dilinizde usulca eşlik ettiğiniz yanık ezgisi ile
“Nemrutun kızı yandırdı bizi
Çarptı sillesini felek misali” ve yüreğinizde o mistik ruh ile bu şehrin gecesiyle vedalaşırsınız.Birçok geleneğimizin yozlaştığı ve bir kısmının kaybolduğu günümüzde sıra gecesi geleneğinin hala yaşatılıyor olması da ayrı bir güzelliktir.

Ruhunda huzur taşıyan Balıklıgöl; tarihin sıfır noktası Göbeklitepe; Efsanevi Savaşçı Amazon kadınlarının mozaiklerini ve Çivi yazısıyla taşa yazılmış en eski reçetelerden birini bulunduran Arkeoloji ve Mozaik Müzesi; ilk İslam üniversitesi ve mimari harikası konik evleri ile Harran; kanyonları ile kendine hayran bırakan Takoran Vadisi; sular altında kalan şiirsel güzellikteki saklı cennet Halfeti ile hem kültür hem inanç hem de gastronomi turizmininin gözde şehri; Şanlıurfa 

Şehirler ve insanlar bulundukları coğrafyanın, zamanın, inancın ve kültürün karşılıklı etkileşimi ile bağ kurarak şekillenir. Ben ilk Urfa’ya gelin geldiğim de bu şehrin beni bu denli içine alacağını benimsememiştim...Ancak eczacılık mesleğimin ucu açık bir yönünü oluşturan insan ilişkileri ile 14 yıllık kendi hikayemde ana karakter olma şansını bana tanıyan bu şehrin içten insanına minnettarım.
Eczacılık mesleği insana dokunmaktır çünkü; Sağlık ve güzellik adına dokunduğum bu şehrin insanının yüzünde ki tebessüm; mesleğime olan sevdamın en büyük sebeplerinden biri.
Bir kadın azmi ve mesleğimin bana kazandırdığı donanım ile daha nice şehrim insanına danışman eczacı kimliğimle şifa sunacak olmanın heyecanını taşıyorum.

Bu şehrin mistik ruhunu birgün sizlerin de hissetmesi umuduyla;

Ecz. Emel GÖLLÜ

Görsel: http://www.visiturfa.com/

Online Ziyaretçi Sayısı: 6
2018 Toplam Ziyaretçi Sayısı: 10940
Geçmiş Yıl Ziyaretçi Raporları
Copyright © 2018 Şutso Bilgi İşlem, Uygulama BES